Kuran-ı Kerim’e göre müslümanın vasıfları nasıl olmalıdır ?

Kuran-ı Kerim’e göre müslümanın vasıfları nasıl olmalıdır ?

Selamün aleyküm … Sevgili kardeşlerim.

İstifade etmek nasip olur inşallah.

 

Allah’ın Kuran’da bildirdiği mümin özelliklerinin belli başlılarını şöyle maddeleştirebiliriz:

1• Müminler ancak Allah’a kulluk ederler O’ndan başka zihinlerinde ilahlaştırdıkları hiçbir varlık yoktur (Fatiha Suresi, 1-7; Nisa Suresi, 36)

Nisa Suresi, 36– Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.  (Allah’a kul olmanın gereği böyle bir ahlâka sahip bulunmaktır; kaba-saba, haksız, zalim, cimri, herkese kötülük eden… kimseler yalnızca bazı ibadetleri yapmakla Allah katında makbul bir kul olamazlar.)

2• Allah’tan korkup-sakınırlar Allah’ın yasakladığı veya rızasına aykırı olan bir şeyi yapmaktan çok çekinirler (Al-i İmran Suresi, 102; Yasin Suresi, 11; Tegabün Suresi, 15-16; Zümer Suresi, 23)

Al-i İmran Suresi, 102; Ey iman edenler! Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.  (Müfessirlere göre «Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkma»nın anlamı, müslümanın, bütün varlığı ile Allah’ın emirlerini yerine getirmeye ve yasaklarından kaçınmaya çalışmasıdır. Nitekim Abdullah b. Mes’ûd (r.a.), âyetin bu kısmını şöyle açıklamıştır: «O’na âsi olmayıp itaat etmek, nankör olmayıp şükretmek ve O’nu unutmaksızın hep hatırda tutmak.»)

Tegabün Suresi, 15-16; Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükâfat ise Allah’ın yanındadır. (Rivayet edildiğine göre, Mekke’den hicret arzusunda bulunan bazı müslümanların eş ve çocukları, kendilerinin perişan duruma düşeceklerini öne sürerek, babalarını hicretten alıkoymak istediler. Fakat hicretle kazanılan yüksek mertebeleri öğrenen müslümanlar, eş ve evlâtlarını, kendilerine engel olmaya kalktıkları için cezalandırmak isteyince bu âyet indi; onların affedilmesini emretti. Bunun yanında, mal ve çocukların beklenmedik yer ve durumlarda kişiyi günaha sokup, ahiret hazırlığından alıkoyabileceğine de işaret edilmiştir.)

 

3• Yalnızca Allah’a güvenirler (Bakara Suresi, 249; Tevbe Suresi, 25-26)

Tevbe Suresi, 25-26: Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve Huneyn savaşında size yardım etmişti. Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüştünüz. 26– Sonra Allah, Resûl’ü ile müminler üzerine sekînetini (sükûnet ve huzur duygusu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kâfirlere azap etti. İşte bu, o kâfirlerin cezasıdır.

4• Allah’tan başka hiç kimseden korkmazlar (Ahzab Suresi, 39)

Ahzab Suresi, 39: “O Peygamberler Allah’ın buyruklarını tebliğ ederler, Allah tan korkarlar ve O’ndan başka kimseden korkmazlar. Allah hesap görücü olarak yeter.”

5• Allah’a şükrederler Bu nedenle ekonomik yönden darlıkta ya da bollukta olmaları onlara herhangi bir üzüntü ya da böbürlenme vermez (Bakara Suresi, 172; İsra Suresi, 3; İbrahim Suresi, 7)
Bakara Suresi, 172: Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yeyin, eğer siz yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’na şükredin.

İbrahim Suresi,7: «Hatırlayın ki Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti.»

6• Kesin bilgiyle iman etmişlerdir Allah’ın rızasını kazanmaktan dönmek gibi bir düşünceye asla kapılmazlar Her gün daha şevkli ve heyecanlı biçimde hizmetlerini sürdürürler (Hucurat Suresi, 15; Bakara Suresi, 4)
Hucurat Suresi,15: Müminler ancak Allah’a ve Resûlüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.
7• Kuran’a kuvvetle bağlıdırlar Tüm hareketlerini Kuran’a göre düzenlerler Kuran’a göre yanlış olduğunu gördükleri bir tavırdan hemen vazgeçerler(Araf Suresi, 170; Maide Suresi, 49; Bakara Suresi, 121)
Araf Suresi, 170: Kitab’a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz.
8• Sürekli Allah’ı anarlar Allah’ın herşeyi gören ve işiten olduğunu bilir, sürekli Allah’ın sonsuz kudretini hatırda tutarlar (Al-i İmran Suresi, 191; Rad Suresi, 28; Nur Suresi, 37; Araf Suresi, 205; Ankebut Suresi, 45)
Al-i İmran Suresi, 191; Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!  (Allah Teâlâ, 190. âyette, göklerin ve yerin yaratılışı ile gece ve gündüzün değişimini, bir başka deyişle, mekân ve zamanın ilâhî kudrete delâletini aklıselim sahiplerinin ibret nazarına sunduktan ve böylece bizden, varlığın gerçek bilgisine ulaşma çabasını göstermemizi, özlü bir ifade ile istedikten sonra; 191. âyette, bu çabayı gösterenlerin, Allah’ın üstün kudretinin ve eşsiz sanatının eserlerini idrak etmeleri sonunda, O’na derin bir saygı ile yönelmelerinin kaçınılmaz olduğunu ortaya koymaktadır.)
9• Allah karşısında acizliklerini bilirler Mütevazidirler (Ancak bu, insanlara karşı aciz görünmek ve ezik tavırlar sergilemek demek değildir) (Bakara Suresi, 286; Araf Suresi, 188)

Araf Suresi, 188; De ki: «Ben, Allah’ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.»

10• Herşeyin Allah’tan olduğunu bilirler Bu nedenle hiçbir olay karşısında telaşa kapılmaz, her zaman serinkanlı ve tevekküllü davranırlar (Tevbe Suresi, 51; Teğabün Suresi, 11; Yunus Suresi, 49; Hadid Suresi, 22)

Tevbe Suresi, 51; De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için müminler yalnız Allah’a dayanıp güvensinler.

Teğabün Suresi, 11; Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.(Allah’ın, ilmi, iradesi ve takdiri olmadan insana hiçbir musibet gelmez. Fakirlik, hastalık, ölüm ve üzüntü gibi sıkıntıların Allah’ın takdiriyle olduğuna inanan kimse bu musibetleri sabır ve metanetle karşılar.) 

11• Ahirete yönelmişler, asıl hedef olarak ahireti belirlemişlerdir Ancak dünya nimetlerinden de faydalanır, dünyada da cennet ortamının bir benzerini oluşturmaya çalışırlar (Nisa Suresi, 74; Sad Suresi, 46; Araf Suresi, 31-32)

Sad Suresi, 46; Biz onları özellikle ahiret yurdunu düşünen ihlâslı kimseler kıldık.

Araf Suresi, 31-32 Ey Âdem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez. (İslâm dininde temizlik ve güzelliğe önem verilmiştir. İnsanların avret mahallerini örtecek derecede bir elbise giymeleri şarttır. Fakat israfa kaçmamak kaydıyla her müslümanın ibadet esnasında en güzel ve temiz elbisesini giymesi ise sünnettir.)

12• Sadece Allah’ı ve müminleri dost ve sırdaş edinirler (Maide Suresi, 55-56; Mücadele Suresi, 22)
Maide Suresi, 55-56; Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah’tır, Resûlüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.

56: Kim Allah’ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah’ın tarafını tutanlardır.
13• Akıl sahibidirler Her an ibadet bilincinde olduklarından sürekli dikkatli ve uyanıktırlar Devamlı olarak müminlerin ve dinin lehine akılcı hizmetler yaparlar (Mümin Suresi, 54; Zümer Suresi, 18)

Zümer Suresi,17-18:Tâğut’a kulluk etmekten kaçınıp, Allah’a yönelenlere müjde vardır. (Ey Muhammed!) Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah’ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır.  (Tâğut: Hakkı tanımayıp azan ve sapan her kişi ve güce verilen addır. Şeytana da bu yüzden tâğut denmiştir.)

14• Tüm güçleriyle Allah adına inkarcılara, özellikle inkarcıların önde gelenlerine karşı büyük bir fikri mücadele verirler Hiç yılmadan ve gevşemeden mücadelelerini sürdürürler (Enfal Suresi, 39; Hac Suresi, 78; Hucurat Suresi, 15; Tevbe Suresi, 12)

Enfal Suresi,39; Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür.

15• Hakkı söylemekten çekinmezler İnsanlardan çekindiklerinden dolayı gerçeği açıklamaktan geri kalmazlar İnkar edenlerin haklarında söylediklerine, alay ve saldırılarına aldırmazlar, kınayıcıların kınamasından korkmazlar. (Maide Suresi, 54, 67; Araf Suresi, 2)
Maide Suresi,54,67: Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah’ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah’ın lütfu ve ilmi geniştir. (İslâm’a hiç girmemiş kâfirler ile müslümanların içinde bulunan münafıklardan başka bir de mürtedler vardır; bunlar, evvelce müslüman oldukları halde sonradan dinden dönen, İslâm’ı terkeden bedbaht kişilerdir. Hz. Peygamber (s.a.) zamanından beri İslâm dünyasında az da olsa irtidat olayları olmuş, bazı şahıs veya gruplar İslâm’ı terketmişlerdir. Ancak bunların, İslâm’ın yayılmasına ve yaşamasına hiçbir zararı olmamış, Allah’ın, cihanı aydınlatmak için yaktığı meş’ale her geçen gün biraz daha kuvvetlenerek yanmış ve ışıklarını beş kıtaya ulaştırmıştır. Tarih boyunca birçok toplum İslâm’ın bayraktarlığını yapmış, onun bayrağı hiç yere düşmemiştir. İnsanlar yeryüzünde yaşadıkları müddetçe de İslâm ümmetinden bir topluluk daima hakkı ayakta tutacak ve bayrağı taşıyacaktır.)
16• Allah’ın dinini tebliğ etmek çeşitli biçimlerde insanları Allah’ın dinine davet ederler (Nuh Suresi, 5-9)
Nuh Suresi,5-9: (Sonra Nuh:) Rabbim! dedi, doğrusu ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim; 9. Sonra, onlarla hem açıktan açığa hem de gizli gizli konuştum.

17• Baskıcı değillerdir Merhametli ve yumuşak huyludurlar. (Nahl Suresi, 125; Tevbe Suresi, 128; Hud Suresi, 75)
Nahl Suresi,125: (Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir.

Hakk’a dâvet açısından insanlar üç sınıfa ayrılabilir. Bu âyet-i kerime bu üç sınıfa yapılacak dâvet şeklinin bir özeti sayılmalıdır:

(1) Aklı selîm sahibi ve eşyanın hakikatini öğrenen araştırıcı âlimler. Dâvette «hikmet» ile davranma bunlar içindir. Zira hikmet, kesin olan delillerdir.

(2) Halkın çoğunluğunu teşkil eden ve henüz sağlam fıtratını koruyan orta sınıf. Güzel öğüt bunlar içindir.

(3) Mücadeleci, inatçı ve düşman kimseler. Mücadele yolunun en güzeliyle dâvet edilmesi istenenler de bunlardır. Zira unutmamak gerekir ki, Allah Hz. Musa’nın Firavun’a bile yumuşak sözle dâvette bulunmasını emretmiştir.
18• Öfkelerine kapılmazlar, hoşgörülü ve bağışlayıcıdırlar (Al-i İmran Suresi, 134; Araf Suresi, 199; Şura Suresi, 40-43)

Al-i İmran Suresi,134: O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.
19• Güvenilir insanlardır Son derece güçlü bir kişilik sergiler, etraflarına da güven telkin ederler. (Hud suresi,112. Duhan Suresi, 17-18; Tekvir Suresi, 19-21; Maide Suresi, 12; Nahl Suresi, 120)

Hud 112: O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.Ashâb-ı kiramdan rivayet edildiğine göre Kur’an’da Resûlullah (s.a.) için bu âyetten daha şiddetli bir âyet inmemiştir. Resûlullah buyurmuştur ki: «Beni, Hûd sûresi kocattı!» Çünkü bu sûrede ona «emrolunduğun gibi dosdoğru ol!» denilmişti ve bu kolay bir iş değildi. Allah Teâlâ yalnız ona değil, onunla beraber müminlere de istikameti emretmektedir.)

20• Baskı ve zulüm görürler ve asla korkmazlar. (Şuara Suresi, 49, 167; Ankebut Suresi, 24; Yasin Suresi, 18; İbrahim Suresi, 6; Neml Suresi,49, 56; Hud Suresi, 91)

Şuara Suresi, 49,167: Firavun, (kızgınlık içinde) dedi ki: Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! Demek ki size sihiri öğreten büyüğünüzmüş o! Ama şimdi (size yapacağımı görecek ve) bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım!

21• Zorluklara katlanırlar (Ankebut Suresi, 2-3; Bakara Suresi, 156, 214; Al-i İmran Suresi, 142, 146, 195; Ahzap Suresi, 48; Muhammed Suresi, 31; Enam Suresi, 34)

Ahzap Suresi,48: Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Onların eziyetlerine aldırma. Allah’a güvenip dayan, vekîl ve destek olarak Allah yeter.

Bakara Suresi, 156 : O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler.

22• Zulümden ve öldürülmekten korkmazlar (Tevbe Suresi, 111; Al-i İmran Suresi, 156-158, 169-171, 173; Şuara Suresi, 49-50; Saffat Suresi, 97-99; Nisa Suresi, 74)

Al-i İmran Suresi,158: Andolsun, ölseniz de öldürülseniz de Allah’ın huzurunda toplanacaksınız. 169: Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.

23• İnkarcıların saldırı ve tuzaklarıyla karşılaşır, alaya alınırlar (Bakara Suresi, 14, 212)

Bakara Suresi,14: (Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit «(Biz de) iman ettik» derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler.

24• Allah’ın koruması altındadırlar Aleyhlerinde kurulan tüm tuzaklar boşa çıkar Allah, onları tüm iftira ve tuzaklara karşı koruyarak, onları üstün kılar (Al-i İmran Suresi, 110-111, 120; İbrahim Suresi, 46; Enfal Suresi, 30; Nahl Suresi, 26; Yusuf Suresi, 34; Hac Suresi, 38; Maide Suresi, 42, 105; Nisa Suresi, 141)

Al-i İmran Suresi:110: Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.  (Bu âyetin müslümanlarla ilgili ilk kısmı, bazı âlimlerce, icmâ-ı ümmetin, İslâm Dininin hüküm kaynaklarından birisi olduğunu gösteren delilleri arasında zikredilmiştir.)

25• İnkarcılara karşı tedbirlidirler (Nisa Suresi, 71, 102; Yusuf Suresi, 67)

Nisa Suresi,71: Ey iman edenler! Tedbirinizi alın; bölük bölük savaşa çıkın, yahut (gerektiğinde) topyekün savaşın.  (Barış içinde yaşamak arzu edilir bir şey olmakla beraber, tarih boyunca devamlı gerçekleştiği görülmemiştir. Uzun tecrübelerden sonra sulh, dirlik ve düzenlik isteyenlerin ancak savaşa hazır olmakla bunu elde edebilecekleri anlaşılmış, «Hazır ol cenge eğer ister isen sulhu salâh» denilmiştir. İslâm meşrû müdafaa için, yeryüzünden zulmü, baskıyı kaldırmak, gerçek din ve vicdan hürriyetini sağlamak için savaşa izin vermiş, müslümanları cihada çağırmıştır. Müslümanların vazifesi her zaman cenge hazır olmak, fakat meşrû sebep bulunmadıkça onu yapmamak, hazırlığı sulhun teminatı kılmaktır.)

26• Şeytanı ve yandaşlarını düşman edinmişlerdir (Fatır Suresi, 6; Zuhruf Suresi, 62; Mümtehine Suresi, 1; Nisa Suresi, 101; Maide Suresi, 82)

Fatır Suresi,6: Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.

Zuhruf Suresi,62: Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.

27• Münafıklara karşı mücadele eder, münafık karakterlilerle birlikte olmazlar (Tevbe Suresi, 83, 95, 123)

Tevbe123: Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir.

28• İnkarcıların zorbalıklarına engel olurlar (Ahzab Suresi, 60-62; Haşr Suresi, 6; Tevbe Suresi, 14-15, 52)

15: Ve onların (müminlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.  (Çevre memleketlerden Medine’ye gelip müslüman olduktan sonra ülkelerine dönen müminler, o ülke halkı tarafından işkencelere maruz kalıyorlar, bu yüzden onlara karşı derin bir öfke besliyorlardı. İşte bu âyette o müminlerin durumuna işaret edilmektedir. Buna göre o işkenceciler tevbe eder, müslüman olurlarsa Allah Teâlâ, onların tevbesini de kabul buyuracağını bildirmektedir. Çünkü Allah her şeyin hikmetini pek iyi bilir.)

29• Birbirlerine danışarak (istişare ile) hareket ederler. (Şura Suresi, 38)

Şura Suresi, 38: Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar. (Bu âyet, İslâmî idare şeklinin, müslümanların kendi aralarından seçecekleri şûranın kararlarına dayandığına delil olarak gösterilmiştir.)

30• İman etmeyenlerin gösterişli yaşantısına özenmezler (Kehf Suresi, 28; Tevbe Suresi, 55; Taha Suresi, 131)
Kehf Suresi,28: Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme.  (Bazı Kureyş ileri gelenleri Hz. Peygamber’den Allah’a ve Resûl’üne candan bağlı, fakat maddi bakımdan fakir müminleri yanından kovmalarını istemişler, böyle yaptığı takdirde kendisi ile görüşüp konuşabileceklerini söylemişlerdi. İşte bu âyet, Beyzâvî’nin tefsirinde de belirtildiği gibi, üstünlük ve şerefin, bedeni ve maddi zinette değil, gönül zinetinde, yani iman ve güzel yaşayışta olduğunu, dolayısıyla müşriklerin bu isteğine değer vermemek gerektiğini ifade etmektedir.)

Tevbe Suresi,55: (Ey Muhammed!) Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah bunlarla, ancak dünya hayatında onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor.
31• Zenginlik ve mevkiden etkilenmezler (Hac Suresi, 41; Kasas Suresi, 79-80; Nahl Suresi, 123)

Kasas Suresi,79: Derken, Karun, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: Keşke Karun’a verilenin benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o çok şanslı! dediler.

80:  Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise şöyle dediler: Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler yapanlara göre Allah’ın mükâfatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir.

32• İbadetlere titizlik gösterir, namaz, oruç ve benzeri ibadetleri dikkatle yerine getirirler (Bakara Suresi, 238; Enfal Suresi, 3; Müminun Suresi, 1-2)

Enfal Suresi,3: O, göklerde ve yerde tek Allah’tır. Gizlinizi, açığınızı bilir. (Hayır ve şerden) ne kazanacağınızı da bilir.

Müminun Suresi,1: Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; 2: Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler;

33• Çoğunluğa değil, Allah’ın verdiği kıstaslara uyarlar (Enam Suresi, 116)

Enam Suresi,116: Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.

34• Allah’a yakınlaşmak, örnek bir mümin olmak için gayret sarfederler. (Maide Suresi, 35; Fatır Suresi, 32; Vakıa Suresi, 10-14; Furkan Suresi, 74) Maide Suresi,35: Ey iman edenler! Allah’tan korkun. O’na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. ( Kulu Allah’a yaklaştıran yolların (vesilelerin) en önemlilerinden birisi, âyette zikredilen cihaddır. Bunun dışında sırf Allah rızası için yapılan her ibadet ve kaçınılan her yasak insanı Allah’a yaklaştıran yollar, vesilelerdir. Şefaat de ancak bu yollardan geçilerek hak edilebilir.)

Vakıa Suresi, 0-14: 1. Kıyamet koptuğu zaman, 2. Ki onun oluşunu yalanlayacak hiçbir kimse yoktur; 3. O, alçaltıcı, yükselticidir. 4. Yer şiddetle sarsıldığı, 5. Dağlar parçalandığı, 6. Dağılıp toz duman haline geldiği, 7. Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman, 8. Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! 9. Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar! 10. (Hayırda) önde olanlar,(ecirde de) öndedirler. 11, 12. İşte bunlar, naîm cennetlerinde (Allah’a) en yakın olanlardır. 13. (Onların) çoğu önceki ümmetlerden, 14. Birazı da sonrakilerdendir.

35• Şeytanın etkisine girmezler (A’raf Suresi, 201; Hicr Suresi, 39-42; Nahl Suresi, 98-99)

A’raf Suresi,201: Takvâya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah’ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen gerçeği görürler.

36• Atalarına körü körüne uymazlar Kuran’a göre hareket ederler (İbrahim Suresi, 10; Hud Suresi, 62, 109)

İbrahim Suresi,10: Peygamberleri dedi ki: Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi muayyen bir vakte kadar yaşatmak için sizi (hak dine) çağırıyor. Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, apaçık bir delil getirin!  (Onlar kendilerine bildirilen bunca açık delillere, hüccetlere ve mucizelere kani olmayarak inatları yüzünden daha başka mucizeler, hatta kendilerini kahredecek felâketler istiyorlar ve mucizelerle adeta eğleniyorlardı.)

37• İsraftan kaçınırlar (Enam Suresi, 141; Furkan Suresi, 67)

Furkan Suresi,67: (O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

38• İffetli davranırlar ve Allah’ın istediği şekilde evlenirler (Müminun Suresi, 5-6; Nur Suresi, 3, 26, 30; Bakara Suresi, 221; Maide Suresi, 5; Mümtehine Suresi, 10)

Müminun Suresi,5: Ve onlar ki, iffetlerini korurlar; 6: Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir.

39• Dinde aşırılığa kaçmazlar (Bakara Suresi, 143; Nisa Suresi, 171)

Bakara Suresi,143: İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl’ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin yöneldiğin yeri (Kâbe’yi) biz ancak Peygamber’e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık. Bu, Allah’ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir. (Rivayete göre kıyamette milletler peygamberlerinin tebliğatını inkâr ederler. Allah peygamberlerden tebliğ ettiklerine dair delil ister. Bunun üzerine ümmet-i Muhammed getirilir ve onlar buna şehadet ederler. Onlara «Siz bunu nereden öğrendiniz?» diye sorulur. Onlar da «Kur’an’dan ve Resûlullah’tan öğrendik» derler. Nihayet Resûlullah getirilir ve o da buna şahitlik eder.)

40• Fedakardırlar. (İnsan Suresi, 8; Al-i İmran Suresi, 92, 134; Tevbe Suresi, 92)

Al-i İmran Suresi,92: Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça «iyi»ye eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.  («İyi» şeklinde tercüme edilen âyetteki «birr» kelimesi, hayrın, iyiliğin kemal noktası, Allah’ın rahmeti, rızası ve cenneti manalarında anlaşılmıştır. Bakara sûresinin 177. âyetinde «birr»in etraflı bir izahı verilmiştir ki, buna göre «birr», imanda, ibadette ve ahlâkta en doğru ve en güzel bir hayatı yaşamaktır. Yukarıdaki âyete göre böyle bir hayata ve Allah’ın lütuf ve inayetine ulaşmanın şartlarından biri, kişinin sahip olduğu ve sevip bağlandığı şeyleri Allah yolunda kullanmasıdır. Müfessirlere göre bu şeyler, servet, mevki, ilim ve beden kuvveti gibi maddi ve manevi imkânlardır.)

41• Temizliğe dikkat ederler. (Bakara Suresi, 125, 168; Müddessir Suresi, 1-5)

168: Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yeyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır.

 

42• Müminlerin arkasından konuşmaz, kusurlarını araştırmazlar. (Hucurat Suresi, 12)

Hucurat Suresi,12: Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.  (Zandan kaçınmamız, kusur araştırıp ayıpları deşmememiz ve gıybet etmememiz istenmiştir. Çekiştirilen kimsede, anlatılan kusur bulunsa bile, bunun anlatılmasının caiz olmadığı Hz. Peygamber tarafından açıklanmıştır.)

43• Haset etmekten kaçınırlar. (Nisa Suresi, 128)

Nisa Suresi,128: Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah’tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Evlilikte uyum ve geçim karşılıklı fedakârlıkla olur. Ancak insanlarda kıskançlık ve bencillik meyli tabiî olduğundan herkes fedakârlığı karşı taraftan bekler. Sulh ve anlaşma iki tarafın bazı istek ve haklarından vazgeçmesi ve fedakârlık etmesi ile gerçekleşir; bu ise, geçimsizliğin sürüp gitmesinden veya ayrılmaktan daha hayırlıdır.)

44• Allah’tan bağışlanma dileyenlerdir. (Bakara Suresi, 286; Al-i İmran Suresi, 16-17, 147, 193; Haşr Suresi, 10; Nuh Suresi, 28)

193: Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, «Rabbinize inanın!» diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamber’i, Kur’an’ı) işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz!

Nuh Suresi,28: «Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helâkini arttır.»  (Tefsirlerde Hz. Nuh’un evinden maksadın, mescidi veya gemisi de olabileceği belirtilmektedir.)

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ